TRAVMA
Bütün insanlar hayatları boyunca yaşamış oldukları anıları hatırlayıp bazen bu anılar üzerinden geleceklerini oluştururken, bazen de bu anılar bir insanın geleceğini oluşturmasında ki en büyük engel olabilir. Daha önce yaşamış olduğumuz bir durum, bizim şu andaki iş veya sosyal çevremizde bizim hareketlerimizi düzenleyecek şekilde bir etkiye sahip olabilir. Ama bunlar sadece anılardan çıkardığımız dersler veya yaşanmışlıklar mıdır? Veya sadece hatırladığımız durumlar mı bizim hayatımızda bir etkiye sahiptir?
TRAVMA NEDİR?
Amerikan Psikologlar Birliği travma kavramını “ Travmatik yaşantılar, gerçek bir ölüm veya ölüm tehdidinin bulunduğu, ağır yaralanmanın veya fiziksel bütünlüğe yönelik bir tehdidin ortaya çıktığı ve kişinin kendisinin yaşadığı ya da şahit olduğu olaylar olarak tanımlanmaktadır ” şeklinde açıklamıştır. Olayda sonra gerçekleşen kontrol kaybı, dissosiasyon ve stresörlere verilen abartılı tepkiler nedeniyle çoğu psikiyatrist travmaların psikolojik sorunların temelinde yer aldığına inanır ve psikolojik travmalar fiziksel ve psikolojik tehdit olmak üzere incelenir ve genellikle doğal yollarla ve insan eliyle olmak üzere iki başlık altında çalışılır. Doğal yollarla oluşan travmalara deprem ve sel örnek olarak gösterilirken; insan eliyle oluşan travmalar da kaza yoluyla ve amaç doğrultusunda gelişen travmalar olmak üzere ikiye ayrılır. Kaza yoluyla olan travmalara trafik kazası, tren, uçak kazası; amaç doğrultusunda olanlar ise savaş, soykırım, katliam gibi ele alınabilir. Bu bilgiler çerçevesinde ağır psikolojik travmalar aşağıdaki gibi sıralanabilir;
AĞIR PSİKOLOJİK TRAVMALAR
ÇOCUKLUK ÇAĞI TRAVMALARI
Çocukluk travmaları, 18 yaşından önce deneyimlenmiş, kişinin ruhsal, duygusal veya fiziksel olarak deneyimlediği istismar veya ihmal edilmelerin tümüne denir. Anne, baba ya da bakıcı gibi bir yetişkin tarafından çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallar ve profesyonel kişiler tarafından uygunsuz veya zarar verici olarak değerlendirilen, çocuğun gelişimini sekteye uğratan eylemler ve bunların sonucu çocuğun fiziksel, ruhsal, cinsel ya da sosyal açıdan zarar görmesi, sağlık ve güvenliğinin tehlikeye girmesi durumudur. Çocukluk travmaları aşağıdaki gibi ayrılabilir;
ÇOCUKLUK ÇAĞI TRAVMALARI VE PSİKOLOJİK SORUNLAR
Çocukluk Çağı Travmaları’na maruz kalan çocukların erişkin yaşamda depresyon, anksiyete bozuklukları, alkol-madde kullanım bozuklukları, kişilik bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklar yaşama ihtimalleri çok yüksektir.
“Travmatik yaşantıya ilk yanıt aşırı uyarılma ya da dissosiyasyon iken; travmanın emosyonel sonuçları ise korku ve anksiyete, depresif duygulanım, benlik saygısında azalma ve kimlik sorunları, öfke, suçluluk duygusu ve utanç şeklindedir. Algı bozuklukları, olayın yeniden yaşantılanması, kişiler arası ilişkilerde sorunlar, yeniden kötüye kullanılma ya da başkasını kötüye kullanıcı davranışlar ortaya çıkabilir. Araştırmalar istismar mağduru çocukların düşük öz saygı, dissosiyatif yaşantılar, yüksek anksiyete, duygudurum bozuklukları, daha fazla intihar fikirleri, akademik ve davranış sorunları olduğunu göstermiştir.”
TRAVMANIN ETKİSİNİ ARTTIRAN DURUMLAR
HANGİ DURUMLARDA DESTEK ALINMALIDIR?
ÖNERİLER
Travma sonrası süreç üstünden gelmesi zorlu bir durumdur. Öncelikle iyileşmeni hemen gerçekleşmeyeceği anlaşılmalıdır. Bu sürecin aylar veya yıllar sürebileceği hazmedilmelidir. İyileşme süreci kişisel çaba istemekle beraber aynı anılarla kişinin yüzleşeceğini bilmelidir.
OYUN TERAPİSİ
Geçmişte yaşadığımız deneyimler ve özellikle çocukluk çağında yaşadılarımız bir insanın karakter yapılanmasında ve genel olarak hayatında çok büyük bir yer kaplar. Bu dönemde çocukları anlamak, sorunlarını kavrayabilmek ve onlarla iletişim kurmak çok zordur çünkü çocuklar duygu ve düşüncelerini yetişkinler gibi ifade edemezler, bazen de anlamlandırmakta zorluk yaşayabilirler. Oyun oynamak, onların kendi duygu ve düşüncelerini kavrayabildikleri ve bu duygulardan anlam çıkarabildikleri bir aktivitedir. Çocuklarda görülen ruhsal problemlerin ve davranışsal sorunların bu alanda uzmanlaşmış bir terapist ile birlikte çocuğun kendini oyun ve oyuncaklarla aktarabilmesi olayına oyun terapisi denmektedir. Oyun terapisi çerçevesinde çocuğun çevresine uyum sağlaması için teşhis, tedavi ve yardım planı uygulanır.
YÖNLENDİRMEYEN OYUN TERAPİSİ
Bu terapi metodunda çocuk olduğu gibi kabul edilir ve çocuğa sınırsız bir oyun imkanı sağlanır. Terapist çocuğa arkadaş canlısı bir şekilde yaklaşır ve çocuğun istediği oyuncaklarla istediği şekilde oyun oynamasını sağlar. Bu terapi sırasında çocuğun korkuları, saldırganlık hali, sessizliği hepsi kabul edilir ve bu serbest ortam sayesinde çocuk kendi duygularını yaşamayı ve bu şekilde kabulleneceğini öğrenir.
Oyun terapisi için Axline tarafından 8 prensip belirlenmiştir:
FİLİAL OYUN TERAPİSİ
Herhangi bir çocuk terapisi konseptinde aile ile birlikte çalışmak aile dinamiğini kavrayarak çocuğun aktarımının anlaşılmasında çok önemli bir noktadadır. Bu amaç doğrultusunda ailelerin çocuk terapisi alanında eğitimleri ve çocuk merkezli oyun terapisi seanslarında ebeveynlerin rehberlik içgüdülerini geliştirmeye yönelik olan filial terapi modeli geliştirilmiştir. Filial terapi çerçevesinde ebeveyn ve çocuk ilişkisi güçlenerek tüm aile dinamiğinde bir etkiye sahip olur. Ebeveynler sadece geçmişte yaşanmış sorunları değil, gelecekte de yaşanabilecek sorunlarla başa çıkma becerilerini güçlendirirler.
DENEYİMSEL OYUN TERAPİSİ
Deneyimsel Oyun Terapisi, Byron E. Norton ve Carol Crowel Norton tarafından geliştirilmiş, terapist tarafından yönlendirmenin yapılmadığı bir oyun terapisidir. Deneyimsel Oyun Terapisinde çocukların dünyayı deneyimsel açıdan kavradıkları varsayımı bulunur. Çocuklar sorunları, korkularını etraflıca düşünemediklerinden bu durumları deneyimsel açıdan ortamlarda kendi hareketleriyle deneyimlerler. Çocuklar 2. Yaş günlerinden itibaren fantezi ve sembolik oyunlar oynarlar ve bu şekilde korkularını yansıtabilirler. Bu oyun sayesinde çocuklar gerçekten uzaklaşarak bunalımdan kurtulur. Deneyimsel Oyun Terapisinde çocuk içinden geldiği şekilde kedi senaryosunu kurgulayabilir ve ancak kendisi isterse terapist oyuna katılabilir.
GRUPLA OYUN TERAPİSİ
Bireysel veya aile oyun terapisi dışında birden fazla çocuktan oluşan oyun terapileri de mevcuttur. Grup oyun terapilerideki amaç çocuğun sorumluluk alması, kendini ve duygularını ifade ederek başkalarını kabul etmeleri, benlik saygısını geliştirmek ve sosyal beceriler kazandırmaktır. Bununla birlikte çocukların depresyon ve kaygı düzeylerinin azaltılması sağlanmaya çalışılır. Grupla oyun terapisinde gerçekliğin yansıtılması çok önemlidir. Bu sebeple oyun alanında gerçek yaşamı yansıtan araçlar kullanılır. Bu araçlara aşağıdakiler örnektir;